Ekonomi
06 Mayıs 2022 ( 42 izlenme )
Reklamlar

Stagflasyon senaryoları 1970'lere ne kadar yakın

Piyasalar ve ekonomiler halen tam manasıyla sona ermeyen pandeminin yükünü sırtlamaya çalışırken çıkan harp bütün dengeleri etkiledi.

Yükselen enflasyon ve yavaşlayan büyüme bütün dünyada kaygılara neden olurken, birtakım eksperler stagflasyon tehlikesini konuşurken yetmişlerle kıyaslamaların daha ilgili yapılması gerektiği kanısında.

Financial Times’dan Valentina Romei’nin, veri ve görselleştirme uzmanı Alan Smith ile derlediği çalışmada bütün belirsizlik ve tehlikelere rağmen sahip olunan tablonun 1970’lerden değişik bulunduğu fikiri öne çıkıyor.

2022 başlarken çoğu ekonomist, küresel çapta kuvvetli ekonomik toparlanmanın ivme kaybederek de olsa devam edeceğini düşünüyordu. Şirketler faaliyetlerine daha yüksek kapasitede yoğunlaşacak, tüketiciler erteledikleri harcamaları gerçekleştirecek ve birikimlerinin keyfini çıkaracaktı.

Özetle; 19181921 seneleri arasında “İspanyol Gribi” sebebiyle yaşanan süreci izleyen devredeki “tüketim çılgınlığı”na benzer yeni bir devre bekleniyordu.

Fakat birkaç ay içinde yetmişlerdeki petrol krizini, yüksek enflasyonu ve düşük büyüme risklerini andığımız bir “stagflasyon” gündemine gelindi. Pandeminden çıkışta arztedarik problemleri ile baş gösteren problemler silsilesini harp izlerken, çoğu ülkede enflasyon beklentileri süratle yukarıya ve büyüme beklentileri süratle aşağı yönde revize edilmeye başlandı.

Emtia şoku yaşanıyor
Politika yapıcılar geç de olsa para siyasetleri aracılığı ile “sıkılaşma” opsiyonuna yönelirken bir yandan da büyümeye dair çoğalan riskleri nasıl bertaraf edebileceklerini düşünmek mecburiyetinde kaldılar. Savaş öncesi ABD’den İngiltere ve AB’ye uzanan ölçekte izlenen genişlemeci para siyasetleri ile talep artmış ve arztedarik problemleri ile fiyat dengeleri bozulmuştu. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali bu hali daha da karmaşıklaştırdı.

IMF, 143 ülke ekonomisinin büyüme beklentilerini aşağı yönlü revize ederken, bu değişiklık küresel ekonominin yüzde 86’sına tekabül eden bir olgu manasına geliyor. Dolayısı ile stagflasyon natural olarak konuşulmaya başlanan bir olgu haline gelmiş durumda.

IMF Başkanı Georgieva, ekonomik terimlerle bu hali büyümenin düştüğü ve enflasyonun yükseldiği bölge olarak tanım etmenin yanı sıra, insanların anlayacağı dilden “gelirlerin düştüğü ve zorlukların arttığı bir süreç” olarak tanımlamanın önemine ilgi çekiyor.

Mevcut stagflasyon kaygıları, bilhassa son birkaç ayda ekonomik aktivitenin ülke ülke gerileme sinyalleri vermesi sebebiyle son derece ilgi çekici. Güney Kore’de tüketici enflasyonu 20 sene sonra yüzde 5’lere yaklaşırken, Güney Amerika’da sıkı para siyaseti izlenerek enflasyonun önlenmeye çalışılması çabaları bütün bir kıtayı durgunluk tehlikesi ile karşı karşıya getirdi. Avrupa’da bilhassa enerji ve besin fiyatlarındaki yükselişler kaygı yaratırken, Sahra Altı Afrika ve Orta Doğu’da kırılganlıklar daha da derinleşti.

Savaş derinleştirdi
Savaş ardından Rusya’ya yapılan yaptırımlar ilaveten Avrupa amacıyla derin resesyon ihtimallerini gündeme getirdi.

İngiltere’de ise reel gelir seviyesinin çoğalan hayat maliyetleri sebebiyle 1950’lerden beri en büyük düşüşünü kaydetmesi bekleniyor. İngiltere Merkez Bankası Başkanı Andrew Bailey de “arz şokları ve iş kuvveti pazarındaki sıkılığın beraber cereyan etmesi enflasyona dair riskleri çoğaltıyor” ifadesi ile hale göndermede bulundu.

ABD’de ise iş kuvveti piyasasında soğuk harp ardından en ilgi çekici ısınmadan söz edilen zamanlarda şimdilik 5 milyon bireyin daha istihdam edilebileceği bir iş kuvveti isteği bulunuyor.

Ücretfiyat spirali bütün dünyada tartışılan bir fenomen haline gelirken, maddi sıkılaşma konusu ile ilgili AMBFed ayrışmasının yanı sıra stagflasyon ekseninde iş kuvveti piyasasında görülen olgular da gündemde mühim yer tutuyor. Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’e göre maddi sıkılaşma, stagflasyon amacıyla potansiyel bir zemin hazırlıyor.

Akıllarda ise 1970’leri hatırlatan bu stagflasyon ortamının ne kadar süreceğine dair sorular var.

Bu hususta mühim sayıda ekonomist koşulların yetmişlerden değişik bulunduğuna ilgi çekerken, birçoğu da gelecek seneden itibaren enflasyondaki ivmenin yavaşlayacağını dile getiriyor. Genellikle hanehalklarının sahip olunan gidişatta zorlanacağına dair kuşku bulunmasa da işsizlik oranlarının 4050 senelik süreçte bulunduğu düşük seviyeler, ücretlerdeki artış üzerinden siyaset yapıcıların karar almasına fazlalıkla etkide bulunuyor.

Sonuç olarak; sahip olunan küresel yüksek enflasyon beklentileri gerçekleşirse kârlılıkların ve alım kuvvetinin gerilediği, kırılgan gelir gruplarının çok zorlanacağı bir devre yaklaşıyor. Fakat BNP Paribas Baş Ekonomisti Luigi Speranza’ya göre “hissiyatı benziyor olsa da yetmişlerdeki gibi bir stagflasyon senaryosu yine etmeyebilir”.

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Tunceli’de Dağdan topladıkları Çiriş Otu ile Geçinen Vatandaşlar Kilosunu 15 TL’den Satıyorlar Kredi kartı taksit limiti sınırlandırıldı. TUİK Aralık Ayı Sanayi Üretim Endeksi'ni Açıkladı VakıfBank’tan 3 milyar TL’lik net kâr