Ana Sayfa
10 Nisan 2019 ( 5212 izlenme )
Reklamlar

Ağlayarak Okuyacağınız Hikaye Boşanmak

*Eve biraz geç gelmiştim, eşim yememiş masa hazır beni bekliyordu, oturduk ve “Boşanmak istiyorum” dedim. Sözlerimin ne manaya geldiğini anlamamışcasına sakince “neden?” diye sordu.Oysa bunun onu çok kızdıracağını düşünmüştüm. Bense cevap vermedim. Masadan sessizce kalktı gitti
O gece hiç konuşmadık. Evliliğimizin bitmesini istememin nedeni haklı olarak bilmek istiyordu.Benim tam verebileceğim bir cevabım yoktu. Kalbimi başkasına kaptırmıştım. Bunca zamandan sonra eşime, oğlumun annesine bunu nasıl söyleyebilirdim.

*Ertesi gün derin bir vicdan azabı içerisinde, evi, arabayı ve bankadaki birikimimizi alabileceğine dair bir boşanma anlaşması hazırlattım. On yıldır hayatıma ortak olan kadın artık bir yabancı gibiydi. Görünce anlaşmayı yırtıp attı ve yanımda bağırarak ağladı.
Aslında bu tepkiyi ilk kez boşanmak istediğimi söylediğimde bekliyordum. Artık boşanma fikrimde ciddi olduğumu anlamıştı. O gece eve geç geldim, yemek falan yemeden hemen uyumaya gittim. Sabah masanın üstünde bana yazdığı yazıyı gördüm.

*Bana kendi boşanma koşullarını anlatıyordu. Benden tek bir şey istemiyordu. Boşanana kadar hayatımızı eskisi gibi sürdürmemizi istiyordu. Nedeni çocuğumuzun okulunun kapanmasına az bir zaman vardı ve durumdan etkilenmesini istemiyordu.
Mahkeme gününe kadar her gün onu kapıdan yatak odasına kadar kucağımda taşımamı istedi, ilk evlendiğimiz günkü gibi. Çok garip bir teklifti ama huzursuzluk çıkmasın teklifini kabul ettim.

Anlaştıktan sonraki ilk akşam eşimi kucağımda yatak odasına kadar taşıdığımda ikimiz de bir garip hissettik. Oğlumuz ise sevincinden, “Yaşasın Arslan babam, annemi kucağında taşıyor.” diye hoplayarak alkışlıyordu.
Oğlumun söyledikleri içime çok dokundu. Eşimi, oturma odasından yatak odasının kapısına kadar kucağımda taşıdım. Gözlerini kapattı ve sessizce, “Boşanacağımızı oğlumuza söyleme” dedi. Onaylayarak başımı salladım ve onu yere indirdim.

İ*kinci gün, üçüncü gün derken duruma biraz daha alışmıştık. Göğsüme yaslandı gözleri kapalı. Fark ettim ki eşime uzun süredir kadın gözüyle hiç bakmamışım. Artık ilk evlendiğimiz kadar genç değildik.

Yüzünde hafif kırışıklıklar ve saçlarında beyazlamalar vardı.Geçen zamanın ona verdiği hasar belli oluyordu. Bir anda ona ne kadar zarar verdiğimi fark ettim. Dördüncü günümüzde eşimi kucağıma aldığımda, eşim giderek daha hafif gelmeye başladı ve aramızda bir bağ oluştuğunu hissettim.
Kucağımdaki kadın bana ve evliliğimize on yılını vermişti. Beşinci ve altıncı günde, aramızdaki bağın git gide derinleştiğini iyice hissetmeye başlamıştım. Mahkeme günü yaklaştıkça aramızdaki bağ daha da kuvvetleniyordu.

*Bir sabah eşime yaşattığım acının farkına varmaya başladım. Bir anda elimi saçlarını okşarken buldum.O anda oğlumuz içeri girdi ve “Baba, hadi annemi taşıma zamanı” dedi. Annesini her gün kucağımda taşımam oğlumun hayatındaki en önemli şeylerden birisi haline gelmişti. Eşim, oğlumuzu tuttu ve ona sıkıca sarıldı.

*Bense fikrimi değiştirmemek için kafamı çevirdim. Eşimi kucağıma aldım ve eliyle boynumu sardı. Onu kucağımda sıkıca tutuyordum, tıpkı evliliğimizin ilk günü gibi.Mahkemeden bir gün önce ne yapmam gerektiğine karar vermiştim.

Aşık olduğumu sandığım kadının yanına gittim ve ona “Üzgünüm. Artık eşimden boşanmak istemiyorum” dedim.Her şeyin farkına varmıştım artık. Evliliğimizin ilk günü eşimi ilk kez kucağımda evimize taşımıştım ve ölene dek onu kucağımda taşıyacağıma yemin etmiştim. Eşime çiçek almaya karar verdim.

*Çiçekçi de notu kendi elimle yazarak “Ölüm bizi ayırana dek seni kucağımda taşıyacağım” dedim. Ellerimde çiçekler ve suratımda içten bir gülümsemeyle koşarak eve gelmiştim ki, ben dışarıda iken eşimin vefat ettiğini öğrendim. Sonradan öğrendim, eşime birkaç ay önce kanserin son safhası teşhisi konmuş ve tedavi bile istememiş.

Bense başkasıyla ilgilenirken bunu fark edememişim. Öleceğini biliyordu ve oğlumuzun bana tepki göstereceğini düşündüğünden boşanmamızı ona belli etmememizi söylemişti. Oğlumun gözünde son ana dek onun annesini seven bir baba olarak görünmüştüm.

*Eşimi son kez kucağımda taşıdım. Para, araba ve ev gibi şeyler mutluluğuna bir nebze de olsa katkı sağlayan araçlardır. Ama hiçbiri size kalıcı mutluluk sağlamaz.Bu nedenle, sevdiğiniz insana hayat arkadaşı olun.

Aranızdaki bağı kuvvetlendirmek için ne gerekiyorsa yapın. Çoğumuz vazgeçtikten sonra, kaybettikten sonra değer, kıymet anlıyoruz. Ama iş işten geçmiş oluyor. Giden geri gelmiyor.

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Açılışı için Günler Sayılan Saklı Cennet, Şimdiden Turistlerin İlgisini Çekmeyi Başardı! Küçükçekmece'de AK Parti'nin seçim çalışmasına düzenlenen silahlı saldırıya siyasilerden kınama Los Angeles'da birkaç gün arayla aynı rezidansta iki model ölü olarak bulundu BERAAT GECESİNDE AFF OLMAYANLAR.