Öyle kolaymış gibi GURBETÇİ demeyin..
Her gurbetçinin hüzünlü bir hikâyesi vardır..
Bir yıl boyunca hiç durmadan çalışır izin parası biriktirir GURBETÇİ,dört kişilik bir ailenin ortalama izin masrafı 5000€ dur. Vatanına gitmenin,sevdiklerini görmenin hasret gidermenin bedeli vardır,yani mutluluğu bile satın alır
GURBETÇİ...
Annesini,babasını,kardeşlerini,akrabalarını,mahalledeki komşularını,köyündeki arkadaşlarını,dostlarını koca bir yılda bir defa öpüp koklar ama doyamaz
GURBETÇİ...,
Hele izin sezonuna birkaç ay kala heyecan basar,sohbetler hep izin hayalleriyle alakalıdır gurbette,işte o günler geçmek bilmez,uçağa bindiğinde sanki saatler ilerlemez yüreğinin titrediğini hissedersin,dua'lar edersin izin çabuk bitmesin diye..gurbetten gelen misafirlerinizi iyi izleyin,hep geç yatar erken kalkarız biz,çünkü ne kadar az uyursak o kadar çok vatanda kalmış hissederiz kendimizi..
Baba ocağına gittiğinde gurbetçinin bayramı olur,anne kokusunu çekersin içine,babammm dersin için sızlar, gardaşımmm dersin sıkıca sarılırsın gardaşına,bacın sırasını bekler gözü yaşlı,bacımmm der bi sarılırsın ciğerin sökülür yerinden...
Ve dönüş vakti gelir çatar..bayram evi cenaze evi gibi olmuştur,herkeste bir hüzün..
Annenle,babanla kardeşlerinle gözgöze gelmemek için kaçırırsın bakışlarını..hele o gitme diye bakan anne bakışı yokmu yıkar seni,bitersin..nutkun tutulur nefesin kesilir ama çare yoktur döneceksindir gurbete..koca bir ömür böyle geçer..
Ve birgün bir uçak iner,ailesi tabutunu teslim almaya gelir gurbetçinin..heryıl sevinçle heyecanla beklenen o misafir, ağıtlarla karşılanır SON defa...,
Kimsesiz gibi,bir uçağın bagajında bir eşya gibi gelir doyamadığı o güzel vatanına BABA OCAĞINA..,
Yani demem O'ki...,
Öyle kolaymış gibi ALMANCIII demeyin bize...