Eski zamanlarda büyük bir hükümdar vardı. Ülkesi çok büyük, ve devleti de çok güçlü idi. Bu hükümdar bir gün hastalandı. Hastalanmasının üzerine bütün saray halkını heber yollayıp yanına çağırarak onlara vasiyyet etti, dediki :
__ Ey benim vezirlerim,oğullarım, dostlarım, kullarım. İşte beni görün de, halimden ders ve ibret alın. Bu fani ve yalancı saltanata sakın aldanmayın. Geçici zevklere gönlünüzü kaydırarak Allah (c.c) uzaklaşmayın. Elinizde fırsat varken. fırsat elde can da ten de iken gönüllerinizi kalplerinizi Allah sevgisi ile doldurun. Allah’a layık ile kulluk edin. Salih ameller işleyin İbadetlerinizi edin.
Ahiretinizi hiç bir zaman unutmayın. Zira gün gelicek her biriniz bu dünya dan mutlaka ahiret alemine göç edeceksiniz. Öldükten sonra sizlere ancak ve ancak yaptığınız güzel amelleriniz fayda verir. Ölüm insana hiç ummadığınız ansda gelir. Ölüm öyle bir şeydir ki, o geldiğinde kişi bütün bildiklerini şaşırır. Benim sağlık ve sıhhatim yerinde iken hep kendi kendime şu şekilde söylerdim :
__ Artık bu andan itibaren kimseye haksızlık ve zulüm yapmayayım. Artık bu günden itibaren salih ve adil bir kimse olacağım. Geçmişte işlediğim günahlarım için de Allah (c.c) bağışlanmayı isteyeyim. O zaman da Allah’ın huzuruna günahlardan arınmış tertemiz bir kul olarak varayım. Evet bütün yaşamımca hep böyle derdim. Ben böyle deyip oyalanırken, ömrüm tükenip boşa gitmiş.
Benim haberim bile olmadı. Artık anca anladım ki, ecelim iyice yaklaşmış. Zira bu işte bu sıralarda ölüm arslanı geldi. Beni de pençesine almak üzere . Bende derman mecal bırakmadı. takat da bırakmadı. Perperişan oldum. Caresizce dört bir yanıma bakıp duruyorum. Sakın sizler de benim durumuma düşmeyin. Sonradan çok pişmanlık duyar dövünüp durursunuz. Fakat son pişmanlık fayda vermez. Bunun için, Bir an dahi
Allah (c.c) yolundan ayrılmayın.
Hükümdar daha sonra dedi ki :
__ Öldüğüm vakit sakın beni kabre koymayın. Zira kabirden çok korkuyorum. Kabir azabından dehşet duyuyorum. Ben halkıma çok haksızlıklar ettim zulüm ettim. Halkımı çok incittim. Bu nedenle de mezara girmekten çok korkuyorum…
Etrafında toplananlar sordu :
__ Peki biz ne yapalım? Seni nereye koyalım dediler ?
__ Sarayımın odalarından birini boşaltın. Beni çok sağlam bir tabutun içine koyun.Tabutu da çok sıkı sıkı kapatın. Öyle ki içine su dahi geçmesin. Sonra da tabutumu zincirle odanın tavanına asın..
Bunları söyleyen hükümdar, kısa bir süre sonra öldü. Saray halkı, hükümdarlarının bu isteğini aynen yaptılar. Öncelikle ceviz ağacından muntazam bir tabut yaptılar. Cesedi içine koydular. Tabut u da iyice sıkıca kapatarak namazını kıldılar.
Daha sonra da sarayın odalarından birini tamamen boşalttılar. Tabutu zincirle bu odanın tavanına astılar. Akşam olunca, herkes dağılıp odalarına çekilip yattılar. Fakat bir ara korkunç bir ses işitildi. Bu sesin dehşetiyle herkez odasından dışarı fırladı. Ses hala devam ediyordu. Dikkat edince bu sesin tabutun bulunduğu odadan geldiğini anladılar. Hepsi birden hemen oraya koştular. İçeri girerek tabutu indirip açtılar. Birde ne görsünler, iri bir kara yılan hükümdarın kafasını ağzına almış yutmaya çalışıyor. Hemen oracıkta yılanı öldürdüler. tabutu da yine aynı yerine asarak gitiler. Fakat aynı korkunç sesi ertesi gün gece yine duydular. Gelen sesin dehşetiyle herkez yine uyandı ayağa fırladılar.
Sesin yine tabutun bulunduğu odadan geldiğini anladılar. Hemen oraya koştular. Bu seferki, gördükleri manzara korkunç tüyler ürperticiydi. Yine kara bir yılan, hükümdarın cesedini tam beline kadar yutmuştu. Hemen yılanı öldürdüler. Cesedi tekrar tabuta koyup yine aynı yerine astılar. Sonra da, hepsi odalarına dağıldılar.
Üçüncü günü yine aynı korkunç ses duyuldu. Tekrar herkes endişeli korkarak hükümdarın bulunduğu odaya koştular. Hemen tabutu açmak zorunda kaldılar. Bir de baktılar ki, hükümdar ın cesedi kömür gibi kapkara olmuş. Anladılar ki, artık bundan kurtuluş olmadığını. Sabah olur olmaz meseleyi ülkelerinin ileri gelen alimlerine olduğu gibi anlattılar. Alimler de dinledikten sonra dediler ki :
__ O gördüğünüz kara yılan, hükümdarın amelleridir. Hükümdarın ölüsü nerde olursa olsun yaptığı ameller onu bulur dediler…
Alimlerden bu cevabı alan saray ahalisi, hemen toprakata bir mezar kazdılar ve hemen hükümdarlarını oraya gömdüler.Zira öldükten sonra kişiler nerede olursa olsun onun kötü ve çirkin amelleri kendilerini mutlaka bulur kaçış yoktur..
Değerli kardeşlerim, kişilerin yaptıkları kötü amelleri kendisini bulduğu gibi kesinlikle iyi amelleri de kendilerini bulur. Yaşarken yapılan kötü ameller, kişilere işkence ve sıkıntı verir. Yapılan iyi amelller de, huzur ve rahatlık getirir.
Yaşarken vakit geç olmadan Cenabı Hak hepimize güzel ameller yapmayı nasip etsin
AMİN….
PAYLAŞALIM HERKES OKUSUN
Lütfen daha çok kardeşimizin okumasina vesile olmak için lütfen Arkadaş listenizi Sayfamiza Davet edermisiniz ve bu paylaşımı üye olduğunuz bütün gruplarda paylasirmisiniz kardeslerim şimdiden ALLAH razı olsun