Vaktiyle Nevşehir’de bir ilçeye kaymakam atanmış.Genç Kaymakam bu 3. görev yeri olduğu için kendini tecrübeli ve iş bilir olarak görmektedir Hemen tayin olduğu hafta ilçedeki devlet daireleri müdürleri ile tanışıyor, belediye başkanı hoş geldin ziyaretine geliyor, eşraftan ziyaretler oluyor, derken bir süre de ilçe merkezinde esnafları bilfiil ziyaret edip onlarla tanışıyor.
Tabiri caizse havayı koklayıp ilçenin genel durumu içtimai, siyasi ekonomik durumu hakkında malumatlar ediniyor. Sonrasında ilçenin karakol komutanı jandarma başçavuşu ile bir araya gelip köyleri gezip tanışmak istediğini dile getiriyor.
Ertesi gün Kaymakam yanına baş çavuşu ile beraber, köylülerle tanışmak üzere köy köy dolaşmaya başlamış. Köyden köye hoşsohbet çay kahve yemekler ikramlarla ahaliyle muhtarlarla tanışıyor, onların dertlerini isteklerini dinleyip öğreniyor. Nihayetinde köyden köye gezerken kaymakam yolda kucağında yeni doğan eşek sıpasıyla giden bir köylüyü görmüş..
Kaymakam baş çavuşa dönerek “Şu bizim köylü emmiye biraz sataşayım” demiş. Baş çavuş kaymakamı kibarca uyarmış. “Aman kaymakamım buraların insanı lafta altta kalmazlar, dikkat edin” dese de, Kaymakam “Sen merak etme, bir şey olmaz, biz yıllarca mektep okuduk. Yüzlerce köy, binlerce insan gördük.Cahil bir köylü mü beni lafta yenecek, alt edecek ? diyerek gülmüş. Kaymakam şoföre seslenip arabayı durdurmuş, köylüye yanaşmışlar. Kaymakam selam verip, “Hemşerim, kucağına yavrunu da almışsın nereye böyle” deyince,
köylü durmuş, şöyle süzerek bir kaymakama, bir de baş çavuşa bakmış; “Sıpayı mektebe yazdırmaya gidiyorum beyim, okursa kaymakam, okumazsa baş çavuş olsun” demiş.