Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ilk çeyreğe dair milli gelir istatistiklerini yayımladı. Sonuç olarak son 4 çeyreğin en düşük senelik büyüme rakamı kaydedildi. Büyümeye ilk çeyrekte en yüksek katkının tüketimden geldiği görüldü. Hanehalkı kullanımı ilk çeyrekte büyümeye 11,6 puan katkı yaptı. Ana sektörlere bakıldığında senenin ilk çeyreğinde endüstrinin büyüme performansı hizmetler sektörünün ardında kaldı. Tarımda sınırlı bir büyüme olurken, inşaat sektörü ise yüzde 7,2 daraldı.
Kurum, oda ve birlik başkanları Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) doğrultusunda belirtiler 2022 senesi ilk çeyrek büyüme rakamlarına dair değerlendirmelerde bulundu yaptı.
Güçlü bir başlangıç
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak'ın yaptığı açıklamalar:
2022 senesi amacıyla hem salgının ortadan kalkması hem de tedarik zincirlerinde yaşanan aksamaların senenin ikinci yarısından itibaren azalmaya başlaması ile beraber daha sıhhatli bir küresel büyüme beklentisi içerisindeyiz. Şubat ayının sonlarına doğru başlayan RusyaUkrayna savaşı ve bunun getirdiği yeni olumsuzlukların dünyaya etkilerine rağmen Türkiye, senenin ilk çeyreğinde gösterdiği yüzde 7,3 büyüme performansıyla 2022 senesine de kuvvetli bir başlangıç yaptı.
Böylesine negatif bir küresel ortamda dahi, senenin ilk çeyreğinde yüzde 7,3 büyüme başarısı gösteren Türkiye ekonomisi, 2021'de bulunduğu gibi bu sene da dünya ülkelerinden pozitif ayrışacağını bir kez daha ispatladı.
Dolayısıyla bu kuvvetli büyüme ile sene sonu hedefimiz olan senelik yüzde 5 büyüme hedefimizi de çok kolaylıkla yakalayabileceğimizi öngörüyoruz. Büyüme verimizi üretim tarafından incelediğimizde ise inşaat sektörü haricinde bütün sektörlerin büyümeye pozitif katkı verdiğini görüyoruz. Bu da sıhhatli bir büyümeye işaret ediyor.
Gelirin büyümesi kadar bunun toplum içerisinde adil ve eşitlikçi bir yaklaşımla paylaşılması da bir o kadar mühim . Bu perspektiften baktığımızda, 2021 senesinin son çeyreğinde yüzde 30'un altına inen iş kuvveti ödemelerinin GSYH içerisindeki payının da bu çeyrekte yine artarak yüzde 31,5'a artması de son derece kıymetli.
"Yüksek performansı sürdürmek amacıyla çalışıyoruz"
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister açıkladı:
İkinci çeyrekte de bu yüksek performansımızı istikrarlı şekilde devam ettirmek amacıyla çalışıyoruz. Nitekim Mart ve Nisan ayları ile beraber ilk dört aylık dönemde sektörümüz dışsatım lideri oldu. Diğer yandan bilhassa de RusyaUkrayna krizi ile süratle çoğalan emtia, enerji ve besin fiyatlarındaki artışlar, buna bağlı enflasyon artışları devam ediyor. Bu olumsuz gelişmelerden en az şekilde etkilenmek amacıyla yüksek katma kıymetli yerli üretime ehemmiyet veriyoruz.
İKMİB olarak bu yönde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Türk Kimya Sektöründe Yatırım Öncelikli Ürünler raporumuzu geride bıraktığımız sene yayınlamıştık. Bununla beraber bu sene sonucunda etkinliğe geçirmeye hazırlandığımız Kimya Teknoloji Merkezi’miz (KTM) ile mühim bir kazanım sağlayacağız. Ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasında kimya sektörü olarak stratejik bir vazife üstleniyoruz. Bu sorumlulukla geliştirmeye ve çalışmaya devam edeceğiz.
"Ek tedbir ve enflasyona odaklanmak gerek"
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlunun yaptığı açıklamalar:
Maliyetlerdeki artış ve tedarik problemlerine rağmen üretim ve yatırım amacıyla çalışıyoruz. Kapsayıcı, sürdürülebilir büyüme amacıyla ek tedbirlere ve enflasyona odaklanmalıyız.
Maliyete çözüm bulunmalı
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Erdal Eren:
Sektörde büyümeye dönüş amacıyla inşaat yatırımlarında canlanmaya ve öngörülemez düzeyde çoğalan girdi maliyetlerinin oluşturduğu problemin çözümüne gereksinim duyulmaktadır. Bu kapsamda kamu yatırım programında bir evvelliklendirme yapılarak, daha çok ekonomik ve sosyal katma değer yaratacak projeler bir an evvel yaşama geçirilebilir. Girdi maliyetleri konusu ile ilgili çözüm amacıyla ise detaylı adımlar atılmış fakat iç ve dış dinamiklerle yaşanan maliyet artışı kapsamında firmaların yarasına merhem olmanın çok uzağında kalmıştır. Yılın geri kalanı amacıyla en büyük yansıması emtia fiyatlarındaki yükseliş olan RusyaUkrayna Savaşı, sektörün hem vatan içi hem de vatan dışı projeleri üstünde belirsizlik ve tehlikeler oluşturmuş durumdadır.
Sanayi mühim katkı sağladı
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir:
Yüksek maliyet ve likiditeye ulaşmanın zorlaştığı bir devreye rağmen endüstri sektörü ekonomimizin yüz akı olmuş ve büyümeye mühim katkı sağlamaya devam etmiştir. Sermaye malı üretiminin dört çeyrek sonra pozitife dönmesi, başka sektörlerdeki ivme kayıbı karşısında yatırımların bunu telafi ettiğini göstermektedir. Bu durum, gelecek dönemde üretimin devamlılığı ve ekonominin istihdam yaratma kapasitesi tarafından olumlu bir gelişmedir.
Ülkemiz büyük altyapı yatırımlarının birçoğunu gerçekleştirmiş olup, bundan ileri süreçte cari açığa yol açan mamüller başta olmak üzere kaynaklarımızı üretime kanalize edecek bir seferberlik başlatmalıyız.
Burada büyümenin niteliği ön plana çıkmaktadır. Çalışanların iş kuvveti ödemelerinin cari fiyatlarla gayrisafi katma değer içerisindeki payı geride bıraktığımız senenin birinci çeyreğinde yüzde 35,5 iken, bu çeyrekte yüzde 31,5 oranına gerilemesi, gelir adaleti tarafından ilgi edilmesi gereken son derece mühim bir konu olarak görülmelidir.
Sonuç olarak, küresel ekonomide belirsizlikler her geride bıraktığımız gün artmakta ve bu belirsizlikler öngörülen toparlanmayı kırılgan duruma getirmektedir. Ulusal ekonomimizin güçlendirilmesi, sıhhatli ve sürdürülebilir bir büyüme, yerel endüstri üretiminin, bilhassa de katma sayısal değeri yüksek üretim yapan imalat endüstrisinin güçlendirilmesiyle olası olacaktır.
Enflasyonun bir an evvel denetim edilmesi zorunlu
Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baranın yaptığı açıklama:
Pandemi ardından küresel düzeyde çalkantılar devam ederken, reel sektörün üretim ve dışsatım başarısının katkısıyla sağlanan büyüme, Türkiye'yi pozitif ayrıştıracaktır.
Tedarik zincirlerinin kırılması nedeniyle ham madde fiyatlarındaki yükselişe, enerji ve besin fiyatlarındaki yükselişin eşlik etmesi, ilerlemiş ülkeler dahil olmak üzere küresel ekonomiyi sıkıntıya soktu. Bu tablo enflasyonu tetiklerken senelerdir gündemlerinde enflasyon olmayan ülkeleri bile fiyat artışlarıyla karşı karşıya bıraktı. Pandemi ardından küresel düzeyde çalkantılar devam ederken, reel sektörün üretim ve dışsatım başarısının katkısıyla sağlanan büyüme, Türkiye'yi pozitif ayrıştıracaktır.
Ülke olarak pandemi sürecini dev ekonomilerle kıyaslanamayacak düzeyde iyi atlattık. Reel sektöre yönelik desteklerin de katkısıyla ticaret ve endüstrideki başarı, dışsatım gelirlerimizin artmasıyle moralimizi de yükseltti. Geldiğimiz noktada, küresel bir resesyon riski ile karşılaşabiliriz. Bu tablo enflasyonun bir an evvel denetim altına alınması, dışsatımın hem piyasa hem de ürün olarak çeşitlendirilmesi zorunluluğunu meydana koyuyor.