Adamın birisi şapkasını ve ceketini giyinmiş yolda gidiyordu.
Güneş ile rüzgar iddiaya girdiler.
‘‘Bu adamın şapkasını ve ceketini kim çıkarabilir?
Kura çektiler, öncelik rüzgara düştü. Estikçe esti.
Adam rüzgar arttıkça şapkasını ve ceketine daha sıkı sarılıyordu.
Rüzgar, fırtınaya dönüştü.
Adam yerden yere savurdu.
Nafile ...
Adam ceketini ve şapkasını kaptırmamak için var gücü ile mücadele ediyordu.
Sonunda rüzgar pes etti.
Şimdi sıra güneşe gelmişti.
O biraz görününce adam şapkasını çıkardı.
Biraz daha sıcaklığını artırınca ceketini de çıkardı.
Rüzgar:
‘‘Tamam, davayı sen kazandın.’’ dedi.
İnsanların hataları üzerlerindeki yaralar gibidir. Kesinlikle sert bir elle müdahaleden rahatsız olur, kaçar dokundurmak istemezler.
Onun içindir ki kusurlara karşı güneş gibi sıcacık, şefkatle yaklaşılmalı, rüzgar gibi, sertliklere girilmemelidir.
Sertlik kaçırır, şahsın nefsini müdafaasına, dün hata dediklerini bugün sahiplenmesine ve nefretine vesile olur.
Mesele, galibiyetmağlubiyet çekişmesine döner.