Vaktiyle bir köy ağası bir çoban tutar. Çobana 100 tane koyun teslim eder. “Aman koyunlarıma iyi bak, parayı düşünme” der Çoban koyunları alır gider. Aylar geçer, günler geçer, Ağa konağın bahçesinde yemek yerken elinde bir koyun derisi, çoban çıkar gelir. Ağa şaşkın bir şekilde merakla sorar: “Koyunlar nerede, bir şey mi oldu?” Çoban gayet sakin cevap verir.
“Ah! Efendim, der. Yağmur yağdı gök çatladı. 72’sinin ödü patladı. Önden gitti baş toklu. Arkasında 5 toklu.. 10’unu verdim kasaba. 10’unu katma hesaba. Kurt kaptı birisini. Getirdim birisinin derisini.” Köy ağası çılgına döner, önündeki yoğurt kabını çobanın suratına yapıştırır. Çobanın suratı bembeyaz yoğurtla görünmez olunca pişkin pişkin cevabı verir: “Hesabı düzgün verenin yüzü böyle ak olur” der
*******************************
ERKEK EVLAT (İbretlik Hikayeler)
Eşi yedinci çocuğuna hamileydi. 6 kız annesi kadının karnı burnunda, doğum yapması yakındı. Ama onu tedirgin eden bir şey vardı…
Doğum zamanı geldi çattı. Kadının da doğum yaklaştıkça korkuları arttı. Bu çocuğunun da kız olmasından çok korkuyordu. Aslında korkusu çocuğun kız olması değil, Eşinin ona karşı uyguladığı sert tutumdu.
Bu davranışları kadını perişan etmiş, kadın başka bir şey düşünemez olmuştu. Hele doğuma giderken söylenen sözlerden sonra korkusu daha da artmıştı.
Ben kahvehaneye gidiyorum. Eğer bu da kız olursa bir daha eve gelme, gözüme görünme, defol git. Eğer erkek olursa hemen haber gönder.
Eşi gitmişti gitmiş olmasına ama çaresiz kadın ne yapacağını şaşırmıştı. Üstelik nereye gidebilirdi ki?…
“Allah’ım ne olur bana yardım et, ne olur bu çocuğum erkek olsun. “Kadının içinden geçirdiği tek dua buydu.
Doğum gerçekleşti ve yeni ayılmak üzere olan kadına haber ulaştı.
Bir oğlunuz oldu! Tebrikler…
Kadın oğul kelimesini duyar duymaz ne yapacağını şaşırdı. Bebeği daha yanına getirmemişlerdi. Kadın hemen kahvehaneye haber gönderdi. Adam sevinçten hemen havalara girdi. Çaylar söylendi, tebrikler alındı. Şimdiye kadar ki çocuklarında hiç böyle sevinmemiş, bir gün bile bunlar benim çocuklarım deyip başlarını bile okşamamıştı.
Sevinçle eşinin yanına gitti. Bebek, kundak içerisinde anne babanın yanına getirildi. Bebeği kucaklarına alan anne baba, kundağı açtıklarında büyük bir şok geçirdi. Bebek erkek olmasına erkekti ama… Kolunun birisi olmayan, ayakları sakat, vücudu orantısız olan bir erkekti. Diğer kolundaysa dikkat çeken, tüyler ürperten, ibret olunması gereken bir yazı vardı:
“Buraya kadar ben yarattım, gücün yetiyorsa geri kalanını sen yarat…!!!!”
Evet hangimizin bir tırnağı yaratmaya gücü yetiyor ki, biz beğenmemezlik gibi bir lüks içine giriyoruz…
***********************
Baba ve Oğlu / ibretlik hikayeler
Küçük bir çocuk okyanus kıyısında babasıyla birlikte yürüyordu. Birden babasına döndü ve “Babacığım biraz deniz kıyısında oynayabilir miyim” diye sordu .
Babası “Peki oğlum, ama lütfen yanımdan çok fazla uzağa gitme” diye cevap verdi.
Küçük çocuk babasına söz verdi ama babası arkasını döner dönmez hemen bir kaç adım daha fazla attı. Artık okyanusun dalgalarının onun küçük ayak parmaklarını yalıyordu. Bu çocuğun çok hoşuna gitti ve bu dalga köpüklerinin biraz daha içine yürürsem babam nereden bilecek ki” diye geçirdi içinden.
Babası o anda panikledi ve “Oğlum dikkat et , ne söz vermiştin bana az önce ” diye bağırdı.
Fakat çocuk sevinç içinde oynamasına devam ediyordu. “Hayır baba , burası çok eğlenceli , su anda sana ihtiyacım yok” diye yanıt verdi.
Babası bu durumda sessiz kalmaya karar verdi, insanın bazen öğrenmek için derslere ihtiyacı vardı.
Fakat o anda çocuk dalgaların daha da içine doğru gitmeye başladı , dalgalar artık beline kadar gelmişti. Baba yüreği buna daha fazla dayanamadı tekrar seslendi. “Oglum çabuk buraya dön, gidiyoruz artık”
“Daha değil ” diye yanıt verdi oğlu ” Burada çok eğleniyorum”
Adam oğlunu dışarı çıkmaya ikna edemeyince bir kaç adım atıp sahilde yürümeye başladı. Böylece geride kalacağını anlayan oğlunun dışarıya çıkıp kendisini izlemesini sağlayacaktı.
Tam o sırada çok büyük bir dalga çocuğun üzerine doğru geldi ve çocuk boğazına kadar sularla kaplandı, Denizin içinden çıkamıyordu. Köpüren deniz, çocuğun dengesini bozmuş adeta çocuğu yutmaya hazırlanıyordu, çocuk sulardan başka hiç bir şey göremiyordu. Bir yandan dalgalardan ve boyunu aşan sulardan kurtulmaya çalışırken acı dolu bir sesle çığlıklar atıyordu.
” Babacığım yardımına ihtiyacım var”
işte tam o anda sıcak bir kol ona doğru uzandı ve azgın dalgaların arasından çocuğu kurtardı, çocuğun gözleri yaşla dolmuştu.
“Babacığım bir an beni terk ettin sandım”
Adam gülümsedi. ” Seni asla terk edemeyecek kadar çok seviyorum oğlum ” dedi “Sadece beni çağırmanı bekliyordum”
“Gerçek sevgi , en zor durumda bile olduğumuz an, hemen yanı başımızda hissettiğimiz nefestir.”
Baba Çınar gibidir meyve vermese de Gölgesi yeter . Allah Kimsenin Babasını Başından eksik etmesin