“Peygamberimiz (a.s.m.) Miraç’ta, Sidrei Mühteha’ya çıktı, bir rekât namaz kıldı. Buna bir rekât da kendisi ilâve etti. Namaz iki rekât oldu. Cenabı Hak kendisine bir rekât daha kılmasını emretti. Böylece namaz, akşam namazı gibi vitir [tek] oldu.
İşte Peygamberimiz üçüncü rekâtı kılacağı sırada İlâhî rahmet ve nur tecelli etti. Peygamberimiz o nur içinde kaldı. Ve kendinden geçmiş vaziyette elleri çözüldü. Sonunda ellerini kaldırarak tekbir aldı. İşte elleri kaldırmak böylece vacip oldu.,”
Başka bir rivayette ise, Peygamberimiz üçüncü rekâtı kılacağı sırada Fatiha ve zammı sûre okudu. Rükûa gideceği sırada Cehennemi gördü. Cehennem ehli kömür gibi sim siyah olmuştu.
Peygamberimiz bu halde de kendisinden geçti ve elleri çözülüverdi. Hemen Cebrail (a.s.) geldi, Peygamberimizin üzerine Kevser suyundan döktü. Böylece Peygamberimiz kendine geldi. Tekbir alıp kunut dualarını okudu. Kunut duasında Cehennemden ve Cehennem ehlinden Allah’a sığındı.
Vitir namazının vakti ve fazileti hakkında da Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır: “Allah size bir namazı ziyâde kıldı ki, o namaz sizin hakkınızda kırmızı tüylü develerden daha hayırlıdır. İşte o namaz vitir namazıdır. O namazı yatsı ile şafağın atışı arasında verdi.
” Bilindiği üzere, Arapların yanında o zamanlar en kıymetli dünya malı kırmızı tüylü develerdi. Hadiste, vitir namazının en kıymetli dünya malından daha hayırlı olduğu bildirilmektedir. “Allah tekdir; tek olanı sever. Ey Kur’an ehli! Siz de vitir namazını kılınız!”
(Ebû Dâvûd Vitir 1; Tirmizî